[13 Aralık 2003]
Tarkan'ın kalçası takmaymış.
Yani daha dolgun ve seksi görünmesi için protez taktırmış kalçasına.
Yok, sandığınız gibi değil. Tarkan'ı dolayacak değilim kalemime. Bunu bize duyuran doktora taktım ben şimdi.
Var mıdır bunu böyle uluorta söyleme hakkı?
Hastanın izni olmadan doktor bilgi verebilir mi?
Kendi yapmamış gerçi ameliyatı. Ama ne fark eder? Daha da beter, tam dedikoducu durumunda.
Penis ameliyatları yapıyormuş genellikle. Bilmiyorum artık kim güvenip de gider bundan böyle.
Laf doktordan açılmışken...
Şimdi herkes bize her şeyini anlatıyor ya dert babası gibi görüp... Şikáyetlerin baş sırasında doktorlar var. Maalesef diyeceğim zira ben doktorları gözümde çok büyütüyorum. Herkesten ayrı bir yere koyuyorum onları. Haliyle yıkılıyorum en düşük insana bile yakışmayan davranışlarını görüp duyduğumda.
Benim tanıdığım, sevdiğim veya adını bilmediğim dürüst doktorlar!
Atın içinizden o beyaz gömleği hak etmeyenleri!
Mesela, yeşil kartlı hastadan bile ‘‘Bıçak parası'' adı altında para isteyenler...
Mesela, neredeyse her kadın hastayı, her kadın refakatçiyi, her hemşireyi potansiyel cinsel partner olarak görenler...
Mesela cihazlı tanı merkezleriyle ortaklık kurup hastayı hiç gerekmediği halde oradan oraya koşturanlar...
Hakikaten varsa böyle birileri içinizde... Şikáyet edin, isyan edin, protesto edin... Ne bileyim işte yapın bir şeyler.
Ama zor, biliyorum. Siz gidersiniz onlar kalır. Böyledir bu işler memleketimde.
Yarın bu yazı yüzünden bana teessüflerini bildiren doktorlar olur eminim. Hiç bildirmeyin arkadaşlar. Ben sizden daha üzgünüm zira.
‘‘Doktor da insandır, iyisi kötüsü vardır'' gibi bir yaklaşımı kabul etmiyorum, kusura bakmayın. Doktor insan üstü olmak zorunda. Onun zaafları olamaz, olmamalı. Hiçbir meslek ahlaksızlığı kaldıramaz ama doktorluk hiç mi hiç kaldıramaz.
Çok tatsız konu. Cumartesi rehavetine de pek uymadı, farkındayım. Ama sinir denen şey insanın tepesine çıkarken takvime göz atmıyor işte, ne yapacaksınız.(Pakize SUDA-Hürriyet)